Asgari Ücret ve Asgari Yaşamlar
Hükümetler tarafından belirlenen asgari ücret uygulaması dünyada 100 yıldan uzun süredir var. Türkiye'de asgari ücret uygulaması 1969 yılında bazı illerde, 1973 yılında ise ülke genelinde yürürlüğe girmiştir. Yasal asgari ücret, uygun bir seviyede belirlendiğinde istihdama zarar vermeden çalışanların düşük ücret almasını önlemek için önemli bir politika aracı olarak kabul edilir. Birçok Avrupa ülkesinde asgari ücret verme düzeyi çok düşükken ülkemizde derinleşen ekonomik krizle birlikte bu oran çok yüksektir.
Asgari ücret zammı ve emeklilerin durumuna ilişkin tartışmalarla yeni bir yıla giriyoruz. Merkez Bankası ve DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) verileri ile çeşitli araştırmalar asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50'lerde olduğunu gösteriyor. Bu oran 21 Avrupa ülkesinde yaklaşık %15 ile % 0.8 arasında değişmektedir. Türkiye’de ne yazık ki asgari ücret giderek ortalama ücret haline geliyor. Faiz indirimi girişiminin maliyeti yine toplumun ekonomik olarak geniş kesimlerini oluşturan emekliler ve çalışanların üzerinde kalacak gibi görünüyor. Emekli zammının ise 3 Ocakta açıklanması bekleniyor. Milyonlarca çalışan ne yazık ki asgari geçim için yetersiz olan ücret koşulları ile geçinmeye çalışmak durumunda bırakıldı.
Enflasyon oranının altında kalan her zam oranı gerçekte zam yapılmadığını reel anlamda ekside olduğunuzu yani kaybettiğinizi gösterir. TÜİK verilerine göre, ortalama yıllık enflasyonun yaklaşık %48 olduğu ve 2025 yılı asgari ücret zammının %30 olacağı düşünüldüğünde, aslında gerçek bir zam yapılmış sayılmaz. Reel anlamda yaklaşık %12’lik bir kayıp söz konusu iken zamdan bahsetmek mümkün değil. Enflasyonun yüksek seyri, işçilerin gelirlerinin hızla erimesine neden olurken, asgari ücretin nominal artışı reel alım gücünü arttıramamıştır.
Asgari ücret artışları ve emekli maaş zamları, çalışanların ve emeklilerin yaşam standartlarını iyileştirme amacını taşırken, enflasyon karşısında bu artışların gerçek bir iyileşme sağlamadığı aşikârdır. Türkiye'de asgari ücret, giderek daha fazla insanın temel geçim kaynağı haline gelirken, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon nedeniyle alım gücü erimekte, toplumsal refahın sağlanması daha da zorlaşmaktadır.
Sonuç olarak, asgari ücretin sürdürülebilir bir seviyeye çıkarılması ve alım gücünün korunması, sosyal adaletin sağlanması, ekonomik istikrarın korunması ve toplumsal refahın artırılması açısından önemli bir adımdır. Yeni yıl, hem emekçiler hem de emekliler için zorlu geçecek gibi görünüyor. Asgari ücret artışı, bir umut ışığı olarak görülse de, enflasyon karşısında eriyen alım gücü ve yaşam maliyetleri göz önüne alındığında, sadece bir yama işlevi görebilir. Ekonomik krizin yükü yine dar gelirli kesime fatura edildi. Asıl çözüm, asgari ücretin sürdürülebilir bir seviyeye çıkarılması ve satın alma gücünü korumasıdır. Yeni yıl, zorlu geçim koşullarının sürdüğü, ancak köklü ekonomik adımlar atılması gerektiği bir dönemi işaret ediyor. Kıssadan hisse: “Az kazananın hali, çok kazananın vicdanını sızlatmalıdır.”