“Yine Görüşelim”
Ama Liyakat sahibi olmayan insanlarla görüşmeyelim. En azından ben görüşmem. Bu konuda kedi gibi inatçı ve fırsatçıyım. Biraz daha ileri giderek, teşekkür etmesini bilmeyen insanlarla asla görüşmem.
Bir söz vardır; “Dünyada en fakir insan karşısındakine bir gülümsemeye vermeyen insandır.” Kim demiş bilmiyorum.
“Dünyanın en güzel hissi, birinin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmektir.” (Ayşe Kulin)
ESNEKLİK YASASI
Esneklik bize pasiflik ya da direnmeden daha çok yarar sağlar; ortaya çıkan her şeyi etkin bir biçimde kullanarak en acı verici koşulları dahi kucaklayarak zorluklarımızla onları bir spiritüel (ruhani / manevi) eğitim biçimi olarak görmeye başlayarak daha etkili bir biçimde başa çıkmayı sağlar.
“DAİMA SİZDEN KABUL ETMENİZ İSTENEN ŞEYİ KABUL EDİN. KABUL EDİN VE ONU KENDİ YOLUNUZA DÖNÜŞTÜRÜN.” ROBERT FROST
Esneklik; yaşanan an’a kati bir biçimde direnmek yerine, onu pragmatik (düşüncenin belli bir sure doğru olduğuna inanmak) bir biçimde kabullenmeyi kendimizi, diğerlerini ve mevcut koşulları kabullenmeyi içerir.
Bu asla, hoşlanmadığımız şeye direnç göstermeden katlanmamız, haksızlığı görmezden gelmemiz ya da kurban edilmemize izin vermemiz anlamına gelmez.
Esneklik; uyanık ve genişleyici bir farkındalık hali gerektirir. O sadece “akışa uymayı” değil, ama onu kucaklamayı (benimsemeyi) ve yapıcı bir biçimde kullanmayı da gerektirir. Bu yasayı uygulamakta ustalaşarak, engelleri ilerleme vasıtalarına, soruları da fırsatlara dönüştürürüz; rüzgâr kuvvetli esiyorsa, sadece onu kabullenmez, ya da ona katlanmayız. Ama yel değirmenleri de inşa ederiz.
Esneklik Yasası ilk önce gerçekçi değilmiş gibi görünebilir ve şöyle bir soruya yol açabilir .....: ”Eğer sokakta saldırıya uğrarsak ya da bir sevdiğimizin başına bir felaket gelirse , bu durumu nasıl kucaklarız ?” Bu haklı ve önemli bir sorudur. Ama buna, sonuçta şöyle bir yanıt verilebilir. Bu dünyada büyük sevinçler, büyük acılar ve adaletsizlikler vardır.
Bir grup insanın başına acı verici bir olay geldiğinde, bu insanlardan bazıları tam bir şok, ret ve korku içinde, bu deneyime zihnen direnirler. Böylece bir ağacın sert dallarının rüzgârda kırılması gibi, en kötü deneyimi yaşarlar. Diğerleri ise (işlerin nasıl olduğu hakkında bir perspektif duygusuyla) bir yandan hayatın daha büyük tablosunu görerek, öte yandan eğilme, durumu tümüyle kabullenip deneyimleme yeteneğini geliştirmişlerdir.
Duygularını kabullenir ve tümüyle ifade ederler, ama eğilen bir dal gibi, onlar da eğilerek kırılmaktan kurtulurlar. Zihinsel katılık ya da direnç göstermeden en etkili, yaratıcı şekilde karşılık verebilirler. Esneklikte büyük bir kuvvet yatar. Esneklikle; güneşe ve yağmura, sıcağa ve soğuğa aynı şekilde davranmayı öğreniriz. Direnmek yerine karşılık vererek, hayati daha az acı verici, onu en iyi şekilde kullanmaya çalışırız.
Bir keresinde Esneklik Yasasına örnek oluşturan esprili bir tampon etiketi görmüştüm. Şöyle yazıyordu ; “Eğer arabayı sürüş şeklimden hoşlanmıyorsan, yaya kaldırımından çekil !“ Eğer biri hayat kaldırımından arabayı dosdoğru üstümüze sürüyorsa , “Bunu yapmaması gerekirdi; bu adil değil ” diye düşüneceğimize, Esneklik Yasasını uygulayabilir ve hemen olduğumuz yerden sıçrayarak çekilir ve reflekslerimizi sınama şansıyla karşılaştığımız için de şükran duyabiliriz.
Esneklik Yasasını yansıtan ve somutlaştıran aikido ve t’ai chi gibi savaş sanatları direnç göstermeme üzerine kurulmuşlardır.
İTİLİYORSANIZ ÇEKİN; ÇEKİLİYORSANIZ İTİN; BİR GÜÇ SİZE DOĞRU GELİRKEN, ONUN YOLUNDAN ÇEKİLİN.
Eğer iyi kullanabilirsek, her şey bizim en yüksek hayrımıza hizmet eder.
Şerafettin GÜÇ
Not: Fotoğraflar internet ortamından alınmıştır.