Edirne Dar’ül Hadis Camiinde Bir Karamanlı
2022 Kurban Bayramı tatili bir hayli uzun olunca bende rotamı biraz uzun tuttum. Kendimi Orta Toros Dağlarından Serhatlar Şehri Edirne’de buldum.
Her sene olduğu gibi Kurban Bayramı’nda Otobüs terminalleri çok kalabalıktı. Bu kalabalık insan toplulukları içerisinde bir köşeye çekildim otobüs hareket saatimi bekliyordum. Benim için böyle kalabalıklar daima insan analizleri yapma fırsatı olmuştur. Bazen bir parka gider, bir simit bir meyve suyu ile birkaç saat insanları seyrederim. Bu anlar benim için huzur dolu dakikalardır.
Hiç tanımadığınız kişilerle kısa sohbetleriniz sonucunda uzun dostluklarda kurabiliyorsunuz bu dakikalarda. Sosyal medya hesabıma bu Kurban Bayramı’nda beş arkadaş eklendi.
Dünya üzerinde bazı şehirler vardır ki onlar kendi özlerinden gelen bir albeniye sahiptirler. Deyim yerindeyse ruhlarındaki çekicilikle tarihin aynasından görüntüleri hiç mi hiç eksilmez. Edirne şehri de bunlardan biridir. Zannedersem beş sefer gezmek için gitmişimdir. Belki bir iki fazlası olabilir.
Karaman diyarlarından çok küçükken götürülen, kayıtlarda tam adı Sinan bin Abdülmennan (Abdülmennan, Osmanlı döneminde devşirmeler ve din değiştirip Müslümanlığa geçenlere baba adı olarak verilen isimlerden biridir) olarak geçen Mimar Sinan'ın gençlik yılları konusunda elle tutulur bilgi bulmak kolay değil. Edirne’ye her gidişimde Mimar Sinan ve Selimiye Camisi bana çok farklı gözükür. Her seferinde bir köşesinden gözümü ayıramam. Döner döner bakarım her nedense. Bu sefer daha fazla dönüp dönüp defalarca aynı yere baktım. Belki 50 yıl sonra bir kez daha görebileceğimiz bir manzara vardı karşımda. Günümüzün son teknolojisi kullanılarak iki minaresine çelik konstrüksiyon iskele kurulmuş. Hem de en tepe alemine kadar. Gerçekten görülmeye değer.
Mimar Sinan’ın Selimiye Camisi Minareleri bakıma alınmış. Taşlar büyük bir titizlikle temizleniyor.
Caminin bir kısmı ibadete açık. Kurban Bayramı’nın ilk iki günü çok sakin bir ortam vardı. Ama üçüncü gün ortalık bir anda kalabalıklaştı. Edirne’ye gelinirde “Edirne Çiğeri” yenmeden gidilmez. Çocukluk arkadaşım kadim dostum Ahmet Tek’in önerisi ile akşam yemeğimizi bölgenin önde gelen ciğersinin kapısını çaldık.
İşletme sahibi ile yıllar öncesinden dostlukları hemen belli olan bir karşılama ile özel masaya alındık. Her zaman duyduğumuz bir kelime ile sohbet başladı. “Gel Ciğerimi Ye” ne güzel içten söylenen bir cümle değil mi? “Ciğer Parem Benim” Ciğer ile ilgili o kadar çok özlü sözlerimiz var.
Konu başlığımıza dönecek olursak;
Darül Hadis Camii Türbeleri hakkında kaynaklarda yazılanları ve gördüklerimizi şöyle ifade edebiliriz:
Dar’ul Hadis Camii İmamı Sayın Mahmut Eroğlu beyle üç yıl öncesinde uzun bir telefon görüşmesi yapmıştım. Şimdilerde görevini İstanbul’da yapıyor. Caminin etrafını şahsi gayretleri ile imar etmiş. Ağaçlandırmış, peyzaj çalışması yapmış. Hatta bahçede kaplumbağa beslemeye başlamış. Gittiğinizde bölge de hakkında çok olumlu söylemler duyarsınız.
Dar’ül Hadis Camii Açık Türbesi
Dar’ül Hadis Camii avlusunda, kıble yönünde yakın yakına bulunan türbelerden biri kapalı diğeri açık planlıdır. Açık planlı türbe altıgen plan şemasına sahiptir. Taşıyıcı ayaklar ve kemerlerden kubbe hizasına kadar olan bölümlerde almaşık bir örgü sistemi görülür. Bir taş sıraya karşı üç sıra tuğla aralarında harç olacak şekilde dizilmiştir. Açık türbenin üzeri küçük bir kubbe ile örtülmüştür. Açık türbede yatanlar şunlardır;
- Sultan I. Selim’in kızı Hafize Sultan
- Sultan II. Mustafa’nın kızı Ümmü Gülsüm Sultan (1112 / 1700)
- Ortadaki tek kabir Edirne Valisi Şehit Gıyaseddin Karaman Bey’e aittir. GIYASEDDİN KARAMAN BEY (Ö.1471) Sultan Taceddin II. Mehmed’in oğlu, Nasireddin ve Gıyaseddin Karaman = Alaeddin Bey (Ö.1471) olarak da adlandırılır. Edirne’de mezarı bulunmaktadır.
Haziresi tren yolu yapılırken kaybedilen Dar’ül Hadis Camii mihrabındaki kabirlerden biri de caminin ilk müderrisi ve Osmanlı Cihan Devleti’nin II. Şeyhülislamı olan Molla Fahreddin-i Acemi Hazretlerine aittir. Bu haziredeki mezar taşlarının bir kısmı müzeye kaldırılarak koruma altına alınmıştır.
Dar’ül Hadis Camii Kapalı Türbesi
Dar’ül Hadis Camii avlusunda, kıble yönünde bulunan kapalı türbe sekizgen plan şemasına sahiptir. Türbeye ait bir kitabeye rastlanmamıştır. Türbe küfeki taş malzeme ile inşa edilmiştir. Kapının olduğu cephe hariç diğer yedi cephede bulunan alt sıra pencereleri sağır sivri kemerle çevrelenmiş düz atkılıdır. Bu sağır sivri kemerler dikdörtgen silmeli bir çerçeve içine alınmıştır. Bu dikdörtgen çerçeveyi silmeli sivri kemer sıraları çevreler. Bu düzenlemenin üstünde, saçak silmelerinin ise hemen altında her cepheye ( kapı cephesi de dâhil ) denk düşen sekiz adet fil pencere bulunur. Türbenin üzeri tek kubbe ile örtülüdür.
Süslemesi bulunmayan kapalı türbe içerisinde Sultan II. Mustafa’nın iki, Sultan III. Ahmet’in dört, evladı yatmakta.
- II. Murat’ın iki çocuğuna ait lahitler bulunmaktadır. Bunlar;
- Sultan II. Murat’ın şehzadesi Hüseyin Çelebi ( 853 / 1448 )
- Sultan II. Murat’ın şehzadesi Orhan Çelebi ( 855 / 1450 )
- Sultan II. Mustafa’nın kızı Hatice Sultan ( 1110 / 1698 )
- Sultan II. Mustafa’nın şehzadesi Ahmet ( 1115 / 1703 )
- Sultan III. Ahmet’in kızı Rukiye Sultan ( 1110 / 1698 )
- Sultan III. Ahmet’in şehzadesi Mehmet ( 1125 / 1713 )
- Sultan III. Ahmet’in şehzadesi Sultan Selim ( 1127 / 1715 )
- Sultan III. Ahmet’in kızı Zeynep Sultan ( 1127 / 1715 )
Dar’ül Hadis Camii’ne ait üç adet kitabe bulunmaktadır. Camiye üzerinde iki sıra kitabesi olan bir taç kapı ile girilir. Üstteki kitabe ilk yapım kitabesidir. Bu kitabeden yapının yapım tarihini ve kimin adına yapıldığını öğreniyoruz. Kitabede şunlar yazmaktadır:
“Bu büyük Sultan, yüce padişahlar padişahı, yücelerden desteklenen, düşman krallara muzaffer, adalet ve ihsanın gözeticisi, güven kanatlarını en kemal iman üzere yayan, sultanoğlu sultan, fethin babası –saltanat sancakları daim olsun. Devleti devamlı yaşasın-, Bayezid Han oğlu Mehmet Han oğlu Murad Han’ın Cami-i şerifidir. Sekiz yüz otuz sekiz yılının Şaban ayının yirmi üçünde yazıldı.” (Miladi 24 Mart1435)
Doğu batı bedenleri boyunca dikdörtgen uzanışa sahip bu ilk bölüm, üzerinde ortada iki ahşap sütunla desteklenmiş, üç kemerle taşınan bir kadınlar mahfilini taşır. Ortadaki bölüm beyzi bir kubbeye sahipken, iki yandakiler çapraz tonozla örtülüdür.
Bu ilk bölümden caminin ana kubbesi altına denk düşen kare planlı bölüme geçilir. Cami kubbe göbeği ile eteğinde, mihrap nişi içerisinde, pencerelerin üst sıralarında ve pandantiflerde kalem işi süslemeler göze çarpar. Mihrap nişi üzerinde bir perde motifi yer alırken diğer süslemeler genel olarak bitkisel motiflidir.
Alt sıra pencereleri dikdörtgen formlu olup sivri kemerli alınlığa sahiptir. Buna karşılık üst sıra pencereleri yuvarlak kemerlidir. Caminin batı yönündeki revakların birkaç metre ilerisinde bir su kuyusu bulunmaktadır. Cami bahçesine girişte ise çokgen formlu üzeri buna uygun bir çatı ile örtülü bir şadırvan bulunur.
Şerafettin GÜÇ
Kaynaklar.
- https://edirne.ktb.gov.tr/TR-147882/edirne-darul-hadis-camii.html
- https://islamansiklopedisi.org.tr/darulhadis-kulliyesi
- Ekrem Demiray, Edirne Fotoğrafları, Edirne Müzesi Kitaplığı.
- Rifat Osman, Edirne Rehnümâsı, Edirne 1336, s. 39.
- Osman Nuri Peremeci, Edirne Tarihi, İstanbul 1939, s. 63.
- Edirne ve Yöresi Eski Eserleri Sevenler Kurumunun 1939 Umumî Kongre Raporu, İstanbul 1939, tür.yer.
- Oktay Aslanapa, Edirnede Osmanlı Devri Âbideleri, İstanbul 1949, s. 94-97.
- a.mlf., Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986, s. 73-74.
- Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi II, s. 382-385.
- Oral Onur, Edirne Türk Tarihi Vesikalarından Kitabeler, İstanbul 1972, s. 99-102.
- Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1984, s. 140-148.
- Ratip Kazancıgil, Edirne Mahalleleri Tarihçesi, Edirne 1992, tür.yer.