TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİREN MAYISLAR
Mazisi insanlık tarihi ile başlayan Türk'ün tarihinde Mayıs ayına rastlayan iki önemli olay vardır ki, dünya tarihinin akışını değiştirmiştir. Bunlardan birincisi 29 Mayıs 1453'de İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi, ikincisi de Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak milli mücadeleyi fiilen başlatmış olmasıdır.
Zaferle sonuçlanan her iki olayda da Türk'ün adı tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Yıllarca İstanbul'un fethinin "ilahi bir vaat" olduğu inancını taşıyan Osmanlılar, ısrarla bunun üzerinde durmuşlardır. Peygamber efendimiz; "İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerlerdir" demiştir. Bu övgüye mazhar olabilmek için, birçok kez kuşatılmasına rağmen, İstanbul'u fethetmek; çocukluğundan itibaren devrin en büyük alimlerinden manevi bir terbiye alarak, milli kültür ve cihangirlik şuuru içinde yetiştirilen 21 yaşındaki genç ve cesur Fatih Sultan Mehmet'e nasip olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet ve inançlı askerleri sayesinde İstanbul fethedilerek, 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu hakimiyetine son verilerek asırlık bir Türk-İslam davasını zafere erdirmişlerdir.Bununla birlikte Anadolu'dan Balkanlara, Avrupa'ya geçişi sağlayarak dünya hakimiyetine giden yolu açmışlardır. İstanbul'un Fethi, bu şehrin sıradan bir el değiştirme olayı değil, dünya tarihini derinden etkileyen tarihi bir olaydır.
Orta çağ kapanıp Yeni Çağ başlamıştır. Dünyanın en büyük İmparatorluğu olan Doğu Roma İmparatorluğu tamamen yok olmuştur.
O zamana kadar sadece bir devlet olan Osmanlı, artık bir imparatorluk haline gelmiştir.
Türk-İslam mefkuresini sağlayarak 600 yıl dünya üzerindeki varlıklarını 29 Ekim 1923 yılına kadar devam ettirmişlerdir. 557 yıl önce 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul'u fethederek tarihe damgasını vuran Fatih Sultan Mehmet ve yüce Türk milletinin neleri başarabileceği inancı ve kudreti, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basarak yok edilmek istenen bir milletin milli mücadelesini başlatarak bizi zafere götüren Mustafa Kemal Atatürk'te de aynı duygu ve şuuru görmek mümkündür.
Bu ruh, bu şuur bu günün gençliğinde de vardır. Bu inanç ve kudret cefakar, yiğit Türk milletinde dünya varolduğu sürece hep devam edecektir.
Türk milleti üzerinde kanlı-hain hesapları olanlar bu emellerinden biran önce vazgeçmelidirler.
Bugün bedeli şehit kanıyla ödenmiş vatan toprağı üzerinde bütün zorluklara rağmen Namaz Dağında, Gabarda, Cudide gözünü kırpmadan şehit olmaya hazır kahraman vatan evlatları ülkemizin sahipsiz olmadığını göstermektedirler. Bu millet dün de bugünde vatanına, bayrağına sahip çıktığı kadar insanına da hoşgörüyle sahip çıkmasını bilmiştir. Bunun dünyada ilk öncülüğünü 1478 yılında Fatih Sultan Mehmet; insanlara verdiği değerin bir ölçüsü olarak İnsan Hakları Ahitnamesi fermanını yayınlayarak dünyaya duyurmuştur.
1971 yılında BM bu fermanı bütün dillere çevirerek yayınlamışlardır. Aynı kutsal geleneği Mustafa Kemal Atatürk'te "Yurtta sulh, cihanda sulh" diyerek barıştan ve sevgiden yana tavrını koyarak göstermiştir.
Ne işgalci ne de diktacı olmuşlardır. Bugün üzerimizde oynanan oyunların bir parçası olarak kabul edilen Avrupa İnsan Hakları gibi kurumların taraflı tutum ve davranışlarıyla ne kadar adaletli ve hukuka bağlı olduklarını görmekteyiz (!)
Fatih'in fermanı olan Ahitnamesini ve Atatürk'ün yaptıklarını, kısacası Türk'ün tarihini örnek alarak, uyguladıkları bu ayıplarından bir an önce vazgeçmelerini dileriz.
La Martine; "Türkler bir ırk ve bir millet olarak yeryüzünün en şerefli insanlarıdır" demiştir.
Dünya tarihinden Türk'leri çıkarırsanız, hiçbir millet kendi tarihini yazamaz. Böyle bir milletin dostu az, düşmanı çok, sorunları derin olacaktır.
Anadolu coğrafyası ya güçlü ol dünyayı yönet, ya da tarihin mezarlığında kendine yer beğen olacaktır. Bu yüzden Anadolu hem medeniyetler beşiği, hem de medeniyetler mezarlığıdır.
Bugün; "Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden" diyen, köklü bir tarihe, zengin bir kültüre, enerjik bir toplum yapısına, stratejik bir coğrafyaya sahip olan Türk milletine mensup olmanın gururunu yaşayarak bunun farkında olan bir gençlik vardır.
Milli ve dini değerlerini, cumhuriyet ve demokrasi değerleriyle uzlaştırarak, ekonomik ve siyasal bağımsızlığını güçlendirmeye çalışarak doğunun gönlüne batının aklına sahip bir ülke olma yolunda gayret sarf etmektedirler.
Ülkelerine ve ülkülerine bağlıdırlar. Bu Tarihin altın sayfalarında, Türk milletinin engin gönlünde yer tutan; "Fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olmayı isterdim" diyen Fatih Sultan Mehmet'i, aynı duygu ve ruhu taşıyan Anadolu'nun fatihi ve Cumhuriyetimizin kurucusu eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk'ü ve şanlı ecdadımızı minnet ve şükranla anarak cenabı Allah'tan hepsine rahmet diliyorum.
Şükürler olsun ki bugün "Ne mutlu Türk'üm" diyebilen bir gençliğimiz var..
Saygılarımla.
Mehmet Ünlü