PROMOSYON
MEHMET GÜRBÜZ
Köşe Yazarı
MEHMET GÜRBÜZ
 

OYUM KİME?

Charlie Chaplin (Şarlo) demiş ki: “Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum; o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir.” Yine bir seçim atmosferi, bende de yine bir sıkışmışlık hissi. Zıt kutupların altında ezilme çaresizliği. Gönülden geçen adresten –zamanın ve içinde bulunulan durum gereği- oy sakınma tercihi. Seçim arenasında ‘özne’ olması gereken seçmen yurttaşın, ‘nesne’den ötesine yaraşır görülmeme gerçeği. İyinin dahası yönünde verilen söz/ler, sonrasında hiçbir şey/lerin değişmemesi. Siyaset/çilere (politika/cılara) güven yerlerde. ‘Olan’la, ‘Olması gereken’ arasında dağlar kadar fark. İlkeli, düzgün ve temiz siyaset/çilere söz yok… Politik kazandaki çıkarcı ve girift ilişkiler, ilkesizlik, halk deyişiyle ‘adam (insan) ve dava (ideoloji) satma’, yalanlar ve benim için iğrenme noktasını aşan daha birçok şey… Anladığım, istediğim, özlediğim siyaset/çi bu değil; ol-ma-ma-lı… Nasıl olmalı, bana göre? İçten (en çok önemsediğim), kendiyle barışık, entelektüel, kitap kurdu, espritüel, önce ‘halk/yurttaş’ diyen, dürüst ve emin, kültür-sanat aşığı, insan/hayvan haklarını gözeten, çevreye duyarlı, doğa tutkunu, şeffaf, ufku geniş, hoş görülü, eleştiriye açık, makamın sorumluluğunun farkında, ileri görüşlü, çalışkan ve tabii Atatürk çizgisinden yana, inanç/lara saygılı. Nasıl olmalı’yı çoğalt, ana fikir bu. Hizmetler ve projeler sonlarda, olanaklar ölçüsünde zaten yerini bulur. Elbette, kolay değil; Belediye Başkanlığı –Arapça Şehremini (Şehrin Emini)- çok zor ve ağır bir görev, çok büyük sorumluluk: Kabul. Şarlo’nun dediği gibi, sadece palyaçoyum. Artık zincirlerimden kurtulma arzusu. Oy tercihime yön çizme iradesi. 31 Mart’taki Başkanlık seçimi ilk adım… Kimine göre ütopik bir düşünce -aslında benim için de öyle-, kimine göre romantik bir yaklaşım: Seçen değil, seçilen seçmen. Kim bilir; bu ütopyam kendine yandaş bulur, belki çığ gibi büyür, yayılmacı bir rota çizer. Kim bilir, belli mi olur? Başlıkta sorduğum sorunun yanıtı: OYUM, BENİ –VE ÜTOPYAMI- SEÇENE!.. NOT: Bu yazıyla kendimi bağlıyorum. Beni birden fazla aday seçerse, en çok önemsediğimden -içtenliğine en çok inandığım adaydan- yana oy kullanacağım. DİP NOT: Peki, hiçbir aday seçmezse? Bilemiyorum, ne yaparım… Boş oy kullanmak hiç içime sinmese de, seçeneklerden biri. Sanırım, o zaman oyum; sandık başına gittiğimde, o an ki tin (ruh) durumuma teslim…
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2024 - Cumartesi

OYUM KİME?

Charlie Chaplin (Şarlo) demiş ki: “Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum; o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir.”

Yine bir seçim atmosferi, bende de yine bir sıkışmışlık hissi. Zıt kutupların altında ezilme çaresizliği. Gönülden geçen adresten –zamanın ve içinde bulunulan durum gereği- oy sakınma tercihi. Seçim arenasında ‘özne’ olması gereken seçmen yurttaşın, ‘nesne’den ötesine yaraşır görülmeme gerçeği. İyinin dahası yönünde verilen söz/ler, sonrasında hiçbir şey/lerin değişmemesi.
Siyaset/çilere (politika/cılara) güven yerlerde. ‘Olan’la, ‘Olması gereken’ arasında dağlar kadar fark.
İlkeli, düzgün ve temiz siyaset/çilere söz yok…
Politik kazandaki çıkarcı ve girift ilişkiler, ilkesizlik, halk deyişiyle ‘adam (insan) ve dava (ideoloji) satma’, yalanlar ve benim için iğrenme noktasını aşan daha birçok şey…
Anladığım, istediğim, özlediğim siyaset/çi bu değil; ol-ma-ma-lı…
Nasıl olmalı, bana göre?
İçten (en çok önemsediğim), kendiyle barışık, entelektüel, kitap kurdu, espritüel, önce ‘halk/yurttaş’ diyen, dürüst ve emin, kültür-sanat aşığı, insan/hayvan haklarını gözeten, çevreye duyarlı, doğa tutkunu, şeffaf, ufku geniş, hoş görülü, eleştiriye açık, makamın sorumluluğunun farkında, ileri görüşlü, çalışkan ve tabii Atatürk çizgisinden yana, inanç/lara saygılı.
Nasıl olmalı’yı çoğalt, ana fikir bu. Hizmetler ve projeler sonlarda, olanaklar ölçüsünde zaten yerini bulur.
Elbette, kolay değil; Belediye Başkanlığı –Arapça Şehremini (Şehrin Emini)- çok zor ve ağır bir görev, çok büyük sorumluluk: Kabul.
Şarlo’nun dediği gibi, sadece palyaçoyum.
Artık zincirlerimden kurtulma arzusu. Oy tercihime yön çizme iradesi.
31 Mart’taki Başkanlık seçimi ilk adım…
Kimine göre ütopik bir düşünce -aslında benim için de öyle-, kimine göre romantik bir yaklaşım: Seçen değil, seçilen seçmen.
Kim bilir; bu ütopyam kendine yandaş bulur, belki çığ gibi büyür, yayılmacı bir rota çizer. Kim bilir, belli mi olur?
Başlıkta sorduğum sorunun yanıtı:
OYUM, BENİ –VE ÜTOPYAMI- SEÇENE!..

NOT: Bu yazıyla kendimi bağlıyorum. Beni birden fazla aday seçerse, en çok önemsediğimden -içtenliğine en çok inandığım adaydan- yana oy kullanacağım.

DİP NOT: Peki, hiçbir aday seçmezse? Bilemiyorum, ne yaparım… Boş oy kullanmak hiç içime sinmese de, seçeneklerden biri. Sanırım, o zaman oyum; sandık başına gittiğimde, o an ki tin (ruh) durumuma teslim…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mutajans.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
d

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.