Dikkat edilecek temel kural ise , yeryüzü üzerinde yaşayan İnsan’ın kendi ve çevresine karşı olan sorumluluğu uygulamada , en doğru/ güzel şekilde gerçekleştirmesidir .
Insan meslek olarak çöpçülük yapabilir. Tuvalet temizleye bilir . Bu iş içinde bir zaman dilimi ve karşılıkları kendine ödenir. Büyük bir şirketin siyosu ile çöpçü arasında temelde fark yoktur ....
Bu yüzden, yapılan iş/ ödemeler/ sosyal güvenceler/ kişiler arasında eşitlik tartışılmaması, yapılan iş/ hizmetin kalitesine bakılmalıdır.
Sistemin doğru çalışması halinde kaos doğmayacak, doğan ritim kâinatın düzen içinde yürümesine katkı sağlayacaktır.
Bu ideal düşünce, gerçek hayatta farklı zikretmektedir . Tabii ki , düzeni ve sistemi/ doğayı bozan bizleriz. Yoksa her şey yerli yerinde ilerlemektedir.
Bir buğday tanesi , toprakla buluşunca, üzerine yağmur/ kar yağıp mevsimi gelince bakın kendiliğinden nasıl çıkacak/ dolu dolu başakları bizlere sunacaktır. Doğa’nın bize muhtaçlığı yoktur . Asıl muhtaç olan insanın bizzat kendisidir .
İşin neresinden bakarsanız bakın, gerçekten bir o kadar zavallı ve bir o kadar da muhteşem varlıklarız.
Yukarıdaki tüm cümleleri bir havuzun içine koyarak , güzelce harmanlayarak , kendi bilgimiz dahilinde bir sonuca çıkacağız. Ya da bir “sonuç” bulmak zorunda değiliz.
Yazarın, okuyucusu ile kısa fakat derin mevzusu içinde baktığımız vakit , karşımızda duran hakikat ilminin önünde top yekun diz çökmek zorunda kaldığımız gerçeklerin, bugün şahitlik boyutunu birlikte gerçekleştiriyoruz.
Kısa fakat bir o kadar dolu dolu geçen ömür çizgimize bir nokta da burada koymak, gelecek olan Üstat Torunlarımıza bir küçük merhaba bırakma gayretidir .
Çünkü onlar muhteşem donanım içinde geliyorlar , bizler hak ettiğimiz her şeyi burada bedel olarak ödeyeceğiz. Ölüm sonrasında bir hüküm var ise , orada da hesap vereceğiz.