SON YAGMUR
Gözlerimi kapatsam , şehir ışıklarını söndürür mü?
Ağlayan şehir, bugün susmuş,
Bebek ağlamaklı, şehri ıslatıyor.
Karanlık göz kapaklarıma çökerken,
Son yağmur damlasını, parmak ucunda karanlığa sunuyor .
Bu şehir, senin şehrin değil,
Gözlerimi kapatıyorum,
Şehrin son ışığı sönene kadar ,
Son yağmuru şehre taşıyacağım.
Kaldırım taşlarına çöken dizler ,
Toprak çeker mı derdimi ,
Bir lokma ekmeği taşıyan bedenim,
Sözlerini nasıl taşır, yılmış tenim.
Tarih her şeyi yazar mı? Yüreğime döşediğim kaldırım,
Tuğlalar duvar olup, önüme geçer mi?
Saçlarıma damlayan ter damlacıkları, avuçlarımı , alnımı...
Anamın ak sütü gibi doldurur mu ?
Sorsam soruları kendime , kendim cevap verebilir mi ?
Orta Asya’nın göz yaşlarını, kurumuş toprağını taşıyan,
At üzerinde yelelerini savurup gelen,
bir adım atmaya gücüm yetmez mi?
Çekik gözlerini, tırmalayan göz yaşlarını,
Elinin tersiyle silip,
Kaldırım taşlarına bakarak yürümek.
Kapı Duvar Arası/ ogün orpars